Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Meme kanseri ölümcül bir hastalık mıdır?

Meme kanseri de diğer kanserler gibi ilerleyici ve tehlikeli bir hastalıktır. Eğer tedavi edilmezse sonuç kaçınılmazdır. Ancak bu hastalığın adı kanser de olsa, günümüzde uygulanan tedaviler ile yıllar yıllar boyu sağlıklı yaşam mümkündür. Burada asıl belirleyici olan hastalığın ne kadar yaygın olduğu ve tedavi edilip edilmediğidir. Tümör ne kadar yaygınsa, hayatta kalma şansı o kadar düşüktür. Tümör ne kadar yayılmamış, küçük de olsa eğer tedavi edilmezse elbette hayatta kalma şansı olamaz. Öte yandan asıl tehlikeli ve ölümcül seyreden kanser ne yazık ki kadınlarda da ilk sıraya yerleşen akciğer kanseridir. Peki neden akciğer kanseri bu kadar ölümcül de meme kanseri o kadar değil? Bu sorunun yanıtı memenin yerleşiminden dolayı kitlelerin hem hasta hem de hekim tarafından kolayca saptanabilmesinde, tarama programları sayesinde daha erken evrelerde (meme dışına yayılmadan) tümörün yakalanmasında ve tedavi seçeneklerinin daha gelişmiş olmasında yatar. Elbette bu akciğer kanseri te

Meme Kanseri İçin Kimler Daha Yüksek Riske Sahip?

Kadınlar İleri yaştakiler Ailesinde meme kanseri olanlar Diğer memesinde kanser olanlar Erken adet görüp geç menapoza girenler Hiç doğum yapmamışlar Menapoz sonrası hormon alanlar Obezler Düzenli egzersiz yapmayanlar Alkol kullananlar

MEME KANSERİNDE YENİ GELİŞMELER: PERTUZUMAB KULLANIMI

Amerika Birleşik Devletleri İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) yeni bir ilacın diğer organlara yüksek yayılma potansiyeli taşıyan erken evre meme kanserlerinde ameliyat öncesi kullanımına erken onay vereceğini duyurdu. Kadınlarda en sık görülen ve kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alan meme kanserinin tedavisinde bu yüzyılın en önemli yeniliklerinin başında gelen “antikor” tedavisi her geçen gün yeni bir uygulama alanı buluyor. Geçtiğimiz yıl erken sonuçları yayınlanan bir çalışmayla gündeme gelen “pertuzumab” adlı ilacın diğer organlara yayılma (metastaz) ve ölüm riski nispeten yüksek olan HER2 adlı reseptörü yüksek oranda sentezleyen meme kanserli hastalarda ameliyat öncesi kullanımının önemli bir kısım hastada tümörü nerdeyse tamamen yok ettiği böylece hastaların ameliyat sonrası çok daha uzun süre metastazsız yaşayabileceği gösterilmişti. FDA bu sonuçlardan hareketle çalışmanın tamamlanacağı 2016 yılını beklemeden “pertuzumab”ın kullanımına erken onay vermek üzere çalışmalar

KOMPLEKS KİST NE DEMEK?

Kist meme kanallarının genişlemesiyle oluşur. Genellikle otuzlu yaşlardan itibaren sıklığı artan kistik değişiklikler toplumda oldukça yaygın görülür. Kanser gelişme riski yoktur. Kistler genellikle basit kist denilen yapıdadır. Yani kist duvarı düzenlidir ve incedir. Bazen kist duvarı asimetrik olur ve bir duvarı daha kalın hatta bazen bir kitleyle birlikte olabilir. Buna kompleks kist denir. Bu durum inceleme gerektirir. Çünkü kanalla ilişkili ya da diğer bir ifadeyle kanaldan gelişen kitleler bazen kanalı tıkayarak kistik olarak genişlemesine neden olabilir. Bu tür lezyonlar meme ultrasonu ile saptanır. Lezyonun boyutu ve yerleşimine göre ya görüntüleme eşliğinde ya da cerrahi olarak biopsi yapılarak tanı konur.

MEME KANSERİ RİSKİ AZALTILABİLİR Mİ?

Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü her yıl 70000 kadar meme kanserinin (ABD'deki tüm meme kanserlerinin %40'ını oluşturmaktadır) hayat tarzı değişiklikleriyle önlenebileceğini bildirmiştir. Meme kanserinin önlenmesi için hazırladığı raporda şu önerilerde bulunmaktadır: 1. Olabildiğince ideal kilonuzu koruyun (özellikle menapoz sonrası).   2. Her gün en az 30 dakika fizik aktivitede bulunun.   3. Şekerli ve yüksek kalorili (enerjili) içeceklerden uzak durun.   4. Her gün dengeli olarak çeşitli sebze, meyve, tam tahıl ve baklagillerle beslenin.   5. Kırmızı etleri ve özellikle işlenmiş et ürünlerini (salam, sosis vb) olabildiğince az yiyin. .   6. Alkol alıyorsanız günde en fazla 1 alkollü içecek için.   7. Tuzu azaltın. Tuzlu yiyeceklerden (turşu vs.) uzak durun.   8. Kanserden koruyan vitamin ve diğer ilaçları kullanmayın.   9. Bebeği en az 6 ay emzirin. 10. Kanser tedavisi görmüş olanlar kanserin önlenmesi için doktorlarının tavsiyelerin

www.ekmeltezel.com : Randevu ve iletişim için

Değerli Ziyaretçilerim, Yaklaşık 1 ay boyunca Houston Texas'ta MD Anderson Cancer Center'da olacağım. Bu süre içinde zamanım elverdiğince blog yazılarına devam edeceğim. Bulunmadığım süre içinde benimle iletişime geçmek, randevu almak isteyenler hem web sayfamdan ( www.ekmeltezel.com ) hem de +90 312 441 1414 'ten bana veya sekreterime ulaşabilirler. Görüşmek dileğiyle sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.

MEME KANSERİNDEN KORUNMA

Kanseri önleyici bir yöntem henüz bulunmuş değil. Ancak kanserden ölüm riskini azaltmak mümkün. Erken evre meme kanseri ile ileri evre meme kanseri arasında çok belirgin sağkalım oranı farkı var. Onun için erken tanı ve tedavi çok önemli. Bu amaçla neler yapılabilir? Kendi kendine meme muayenesi. 20 yaşından itibaren her kadın her ay adetinin başlangıcından itibaren 7. günde ya da  menapozdaysa her ayın aynı günü memelerini muayene etmelidir. Doktor muayenesi: 40 yaşına kadar 3 yılda bir, sonra yıllık olarak doktor kontrolünde olmak ve meme muayenesi yaptırmak erken tanı için önemlidir. Mamografi ve gerekirse ultrason: 40 yaşından itibaren her yıl tarama amaçlı mamografi yapılmalıdır. Risk faktörleri varsa 35 yaşında mamografi ve gerekirse meme MR'ı yapılır. Risk faktörlerinin belirlenmesi : Bu faktörlerden değiştirilebilir olanlar (alkol, sigara, diyet gibi) özellikle korunmada önemlidir. Bu konuyla ilgili olarak doktorunuza ya da bana ulaşarak danışabilirsiniz.

DUCTAL CARCINOMA IN SITU : DCIS : NE YAPMALI? CERRAHİ TEDAVİ GEREKLİ Mİ?

Eğer mamografi ile ya da ele gelen bir kitle olarak yapılan biopside DCIS saptanmışsa yapılacak olan tedavi için şu yol izlenir: 1. DCIS ele gelen bir kitlede tanı almışsa ve boyut 4 cm üzerindeyse, patoloji sonucu yüksek gradeli ve/veya komedo nekroz saptanmışsa ve hastanın yaşı 60 altındaysa en uygun tedavi memenin tümüyle çıkarılması (total mastektomi) ve koltuk altı lenf haritalandırmasıyla birlikte nöbetçi lenf bezi biopsisi yapılmasıdır. 2. Kitle küçük, patolojide lezyon yüksek gradeli değil, nekroz yok ve mamografide yaygın kötü görünümlü mikrokalsifikasyonlar yok ise o zaman meme koruyucu cerrahi ve gerekirse ışın tedavisi (radyoterapi) uygulanır. Patoloji sonucu invaziv tümör (kanser) yoksa ek tedavi gerekmez. 5 yıl süreyle tamoksifen kullanılır. 3. Bazen cerrahi sınırda DCIS kalır. O zaman ikinci kez duvar çıkarılır, bazen üçüncü kez. Amaç cerrahi sınırda en az 2mm'lik sağlam sınır elde etmektir. Eğer bu sağlanamazsa o zaman total mastektomi yapılmalıdır. 4. Meme

DCIS (Duktal Karsinoma In Situ) NEDİR?

DCIS (Duktal Karsinoma In Situ) süt kanallarından kaynaklanır. Duktal "kanalla ilişkili" demektir. Karsinoma kanser, "in situ" ise kanal sınırları içinde demektir. Eğer süt kanallarını döşeyen hücrelerde aşırı çoğalmayla birlikte yapısal olarak kanser hücrelerine dönüşümün tipik özellikleri az ya da çok varsa ancak bu hücreler hiç bir şekilde kanalın sınırları dışına taşmıyor, meme dokusu arasında görülmüyorsa o zaman DCIS denir. Eğer kanser hücreleri kanalın sınırlarını aşmışsa invaziv kanser adını alır. İnvazyonun yani kanal dışına taşmış hücrelerin derinliği eğer 1 mm'den daha az ise mikroinvaziv kabul edilir. Klinik olarak DCIS ile benzer seyreder, tedavisi de benzerdir. DCIS bazen invazyon yapmadan büyük boyutlara ulaşabilir. Örneğin 5 cm'den büyük olabilir. Ancak bu nadir bir durumdur. Çünkü eğer bir DCIS lezyonu 5 cm'den büyükse, ele gelen bir kitle olarak saptanmışsa, patolojik incelemede yüksek atipi bulguları varsa (grade) ve hücreler s

MEMENİN YÜKSEK RİSKLİ LEZYONLARI

Bu lezyonlar iyi huyludurlar ancak uzun dönemde kanser riski taşırlar. Bu risk aynı yaştaki normal sağlıklı bireylere görece hesaplanır. Buna "rölatif risk" denir. Risk lezyona göre 1.5 ile 10 kat fazladır. Buna göre; Normal sağlıklı ortalama bireylerin riski 1 ise, Yassı hücre atipisi: 1.5 Papiller lezyonlar: 2 Radial skar: 2 Atipik duktal veya lobüler hiperplaziler: 4 LCIS (Lobüler karsinoma in situ): 10 Kesin risk ise bir lezyonun belli bir sürede kanser olma riskini ifade eder. Buna göre normal sağlıklı bireylerin riski 80 yaşına kadar %12'dir. Yani her yüz kadından 12'sinde kanser ortaya çıkma ihtimali (riski) vardır. Bu oranlar diğer durumlar için ise şöyledir: Yassı hücre atipisi: Bilinmiyor Papiller lezyonlar: 20 yıl içerisinde %12-15 Radial skar: 20 yıl içerisinde %12-15 Atipik duktal veya lobüler hiperplaziler: 20 yıl içerisinde %15-20 LCIS (Lobüler karsinoma in situ): 20 yıl içerisinde %20-25 (yani her yıl için %1) Bu oranların sadec

LCIS (Lobüler Karsinoma In Situ) Nedir?

Lobül memenin süt yapan hücrelerinin bulunduğu yapının adıdır. Bir üzüm tanesi düşünün. İçi hücrelerle dolu. Süt salgılıyorlar. (Süt kanala boşalır: üzüm tanelerinin bağlı olduğu çöpler. Onlar da birleşerek üzümün çöpünü oluştururlar.) Lobül içerisindeki hücreler sayıca artarsa LOBÜLER HİPERPLAZİ denir. Bu hücreler normal özelliklerini kaybederlerse ATİPİK LOBÜLER HİPERPLAZİ olur. Bir sonraki aşama hücrelerin kanser hücresi benzeri özellikler kazanmasıdır. Lobülün çeperi sağlamdır ve hücreler yalnızca lobül içerisinde bulunmaktadırlar: LOBÜLER KARSİNOMA IN SITU denir. Son yıllarda bu terimler değişmektedir. Artık LİN ( Lobüler İntraepitelyal Neoplazm ) terimi kullanılmaktadır*. * Galimberti V, Monti S, Mastropasqua MG. Breast . 2013 May 2

LCIS : NE YAPMALI?

Lobüler carsinoma in situ (LCIS) başka bir nedenle yapılan biopsi sırasında tesadüfen saptanır. Tüm in situ kanserlerin %30-50'sini (yarıya yakınını) oluşturur. Sıklıkla birden fazla odakta (multifokal) olur (%50 hastada). Her iki memede görülmesi de sıktır (%60'a kadar hastada iki taraflıdır). LCIS tanısı almış her on hastadan birinde birlikte invaziv kanser de vardır. En sık 45 yaş civarında rastlanır. Mamografide ya da ultrasonda görülmesi zordur ya da daha açık ifadeyle görülemez. Tedavisi yakın takip ve eğer hasta yaşı gençse, yaygın yüksek risk taşıyan diğer lezyonlar eşlik ediyorsa ve ailede kanser öyküsü belirgin ise o zaman koruyucu mastektomi yapılabilir. Işın tedavisinin yeri yoktur. Hormon etkisini önleyen ilaçların (tamoksifen, raloksifen) kanser gelişme riskini yarı yarıya azalttığı gözlemlenmiştir (NSABP P-1 VE P-2 çalışmaları)

JİNEKOMASTİ (ERKEKTE MEME BÜYÜMESİ)

Erkekte meme büyümesine jinekomasti diyoruz. İki tipi vardır: 1. Fizyolojik olan: Yeni doğanda, ergenlikte veya yaşlılıkta olabilir. Nedeni hormonal değişikliklerdir. Yeni doğanda anneden (plasentadan) geçen östrojen, ergende testosterona görece artmış östriol, yaşlılıkta ise testosteronun düşmesiyle östriolün görece fazlalaşmış olması nedendir. Ergenlikte jinekomasti genellikle tek taraflı, yaşlılıkta ise iki taraflıdır. 2.Patolojik, yani diğer hastalık ya da durumlara bağlı gelişen. Bir çok genetik hastalık, hormonal bozukluklar ve ilaçlar, karaciğer yetmezliği, ve çeşitli tümörler jinekomastiye neden olabilir. Tanı için muayene ve ultrason yeterlidir. Obez olmayan bir kişide en az 2 cm'lik meme dokusu olması durumunda jinekomasti tanısı konur. Tedavi altta yatan nedene göre değişir. Çoğu jinekomasti  fizyolojiktir ve cerrahi olarak meme dokusunun çıkarılmasıyla düzeltilir. Erkekte memede kanser gelişebileceği de akılda tutulmalıdır. Bu bakımdan eğer meme büyümesi il

DİYET VE MEME KANSERİ

Riskler ve Çözüm Önerileri Yüksek yağ içeren diyet , direkt meme kanseriyle ilişkili değildir. Ancak obeziteye yol açar ki obezite meme kanseri için önemli bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Günlük kalori gereksiniminin %30'dan daha azı yağlarla alınarak ve yüksek yağ içeren et ve süt ürünleri kısıtlanarak risk azaltılabilir. Zeytin yağının koruyucu etkileri olduğu ileri sürülse de kesin kanıtlar yoktur. Elbette yine de hayvansal ve satüre edilmiş bitkisel yağlar (margarinler) yerine zeytin yağı kullanılarak en azından diğerlerinin olumsuz etkilerinden uzaklaşılmış olur. Taze meyve ve sebze tüketme nin kanseri önlediği ya da azalttığına dair geçerli kanıtlar olmasa da diğer yararlı etkilerinden dolayı bolca tüketilmesi önerilir. Vitamin D , belki de en önemli vitaminlerden biridir. Çünkü düşük olması durumunda kanser riskinin yanı sıra kemik metabolizması ve kalp-damar sisteminde de ciddi sorunlara yol açmaktadır. En iyisi özellikle mayıs ve haziran aylarında güneş

Angelina Jolie ve BRCA1 ve BRCA2 Geni

BRCA. İngilizce meme anlamına gelen  BR EAST ile kanser sözcüğünün karşılığı olan CA RCINOMA sözcüklerinin ilk iki harfinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir isimdir. BRCA1 ve BRCA2 olarak isimlendirilmiş iki ayrı gen vardır ve her ikisinin de görevi DNA çift sarmalında oluşan hasarları onarmaktır. Bir tür kalite kontrol işi yaparlar. Hücre bölünmeden önce kendini eşleyen DNA sarmallarında bir bozukluk varsa bu genler bozuk DNA'yı işaretleyerek onun yıkılmasına yol açarlar. Eğer genler hasarlıysa işlerini yapamazlar: bozuk DNA iki yavru hücreden birinde yer alır ve o yavru hücre artık bozukluk DNA'sının neresindeyse onun etkilerine maruz kalır. Eğer bu iki gende hasar oluşursa tümör gelişimi önlenemez ve bu genin hasarlı olduğu bireylerde başta meme ve yumurtalık olmak üzere çeşitli kanserler erken yaşlardan itibaren gelişebilir. İşin ilginç yanı bu gen hasarı ailesel olarak aktarılmaktadır. Yani gen hasarı olan birey, farkına varmadan bunu çocuklarına aktarabilir.

Angelina Jolie'nin Seçimi: Niçin Koruyucu Mastektomi Oldu?

"Annem nerdeyse 10 yıl boyunca kanserle savaştı ve 56 yaşında vefat etti. İlk torununu görecek ve  kollarının arasında tutabilecek kadar süre hayata tutunabildi. Ancak benim diğer çocuklarım onun ne kadar sevgi dolu ve değerli olduğunu bilecek şansa asla sahip olamayacaklar." Böyle diyor New York Times'a hazırladığı yazıda aktris ve yönetmen Angelina Jolie. Ve niçin iki taraflı koruyucu mastektomi (memelerin tümör olmadan alınması) ameliyatı olduğunu açıklıyor: "Çocuklarıma annelerinin annesinin niçin öldüğünü açıklarken buluyordum kendimi. Onlar da aynısının bana olup olmayacağını soruyorlardı. Üzülmemeleri gerektiğini söylüyordum ama gerçek şuydu ki ben de "hatalı" BRCA1 geni taşıyıcıydım ve hem meme hem de over kanseri için yüksek risk taşıyordum."  Jolie'ye doktorları hayat boyu meme kanserine yakalanma riskinin %87, yumurtalık kanserine yakalanma riskinin ise %50 olduğunu söylemişler. BRCA1 gen mutasyonu taşıyan bireylerin bu riski ortalam

Angelina Jolie'nin Tercihi: Meme Kanseri Riskine Karşı Koruyucu Meme Ameliyatı Oldu...

http://www.hurriyet.com.tr/planet/23277087.asp

Korkmayın, ancak ihmal de etmeyin!

http://www.hurriyet.com.tr/saglik/23202061.asp

PAGET (PAJE) HASTALIĞI

Paget (paje) hastalığı meme başının ve çevresinin (areola) döküntülü, eritemli (kızarıklık yapan) ve kaşıntılı bir hastalığıdır. Egzema ile karışır. Egzema genellikle iki taraflıdır ve genellikle meme başı ile birlikte areola tutulur. Sınırları belirsiz lezyonlardır. Paget hastalığı hemen daima meme başının tutulduğu tek taraflı belirgin sınırlı bir lezyondur ve genellikle meme başının altında yerleşmiş bir kanser ile ilişkilidir. Meme başı ve çevresinde belirtilen özelliklerde bir lezyon saptadığınızda lütfen bir genel cerrahi uzmanına başvurun.

MEMENİN TÜMÜYLE ÇIKARILMASININ (MASTEKTOMİNİN) AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI

AVANTAJLARI: 1. Radyoterapi gerekmeyebilir. 2. İkinci bir ameliyat gereksinimi olmaz. 3. Kanserin nüksetme riski düşüktür. Meme koruyucu cerrahiye göre bu risk oldukça düşüktür. Mastektomi sonrası kesi hattında çok düşük de olsa nüksetme riski vardır ve bu risk ilk 2 yıldan sonra giderek azalır. DEZAVANTAJLARI: 1. Meme kaybı söz konusudur ve bu durum psikolojik olarak meme koruyucu cerrahiye göre belirgin şekilde etkiler. 2.Tek taraflı meme kaybı özellikle büyük memelerde karşı tarafa doğru eğilmeye ve dolayısıyla sırt ağrılarına yol açabilir. 3. Yara yerinde hassasiyet ve ağrı zaman zaman hissedilebilir.

MEME KORUYUCU CERRAHİNİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI

AVANTAJLARI 1. Memeniz korunur: Bu psikolojik olarak oldukça önemli bir faktördür. Bir çok kadın memesinin korunmasının kendilerini daha iyi hissetmelerini sağladığını belirtmiştir. 2. Normal meme görüntüsü devam edebilir: Bir çok kadında eğer meme boyutu uygun ve cerrahi teknik yetkinse meme ameliyat öncesi gibi görünür. 3. Benzer iyileşme oranları: Daha küçük ve sınırlı bir ameliyat olmasına karşın memenin tümüyle çıkarılmasıyla eşdeğer tedavi sonuçlarına ulaşılır. DEZAVANTAJLAR: 1. Kanser yineleme riski: Kanserin yerel nüksü (yinelemesi) ihtimali memenin tümüyle çıkarılmasına oranla daha yüksektir. 2. İkinci bir ameliyat ihtiyacı: Eğer ilk ameliyatla kanser tamamen çıkarılmamışsa ya da cerrahi sınırda devam ediyorsa ikinci bir ameliyat gerekebilir. Bu durumun hastalığın tedavisini olumsuz etkilemesi söz konusu değildir. Bazen tümör devamlılık gösterebilir o zaman memenin tamamının çıkarılması gerekir. 3. Kozmetik sonuçlar tatminkar olmayabiir: Kitle meme boyutuna g

MEME CERRAHİSİ SONRASI SORUNLAR - KOMPLİKASYONLAR

Meme ameliyatları genelde diğer cerrahi işlemlere göre daha az soruna (komplikasyona) neden olur. En sık seroma dediğimiz ameliyat bölgesinde doku arası sızan sıvıların birikmesi görülür ki bu durum tekrarlayan aspirasyonlarla iyileştirilir. Koltukaltı lenf bezlerinin temizlendiği ameliyatlarda daha sık görülür.  Kanama her ameliyat sonrası görülebilecek bir komplikasyondur. Meme ameliyatları sonrası da görülebilir ancak diğer ameliyatlara göre daha nadirdir. Dikkatli bir kanama kontrolüyle görülme ihtimali çok düşük düzeylere çekilmiştir. Lenfödem, ameliyat yapılan tarafta kolun şişmesidir. Özellikle koltukaltı lenf bezlerinin temizlendiği girişimler sonrası gelişir. Radyoterapi alanlarda daha da sıktır. Enfeksiyondan korunma önemlidir. Lenfödem gelişmişse kola fizik egzersizler yapılarak kontrol altında tutulmaya çalışılır. Ayrıca omuz ekleminde hareket kısıtlılığı da önemli bir sorundur. Meme ameliyatlarından sonra bir süre kolun fazla harelet ettirilmemesi gerekir. Bu da

MEMEDE KIZARIKLIK VE ŞİŞLİK

Memede kızarıklık ve şişlik yapan durumlar 3 ana başlık altında toplanabilir: 1. Meme enfeksiyonları 2. Memenin granülomatöz hastalığı 3. İnflamatuar meme kanseri Memede kızarıklık ve şişlik genellikle bir kaç hafta gibi bir sürede ortaya çıkar. Eğer emziriyorsanız ya da yakın zamana kadar emzirmişseniz bu genellikle bakteriyel bir meme enfeksiyonu belirtisidir. Zaman geçirmeden bir hekime başvurmalısınız. Eğer emzirmiyorsanız ve meme derisinde kızarıklık ve şişlik, hekim tarafından verilen 10 günlük antibiyotik tedavisine rağmen düzelmiyor ve hatta ilerliyorsa bu durumda bir uzman hekime başvurmanız gerekir.

MEME KORUYUCU CERRAHİ KİMLERE UYGUN DEĞİLDİR?

Temiz cerrahi sınır elde edilmek koşuluyla, bir odakta tümör varsa meme koruyucu cerrahi (MKC) uygulanabilir. Meme koruyucu tedaviye ek olarak hastaların o memeye radyoterapi alması gerekir. Bu bakımdan daha önceden başka nedenle radyoterapi almış olan hastalar MKC için uygun değildir. Meme koruyucu cerrahi (MKC)'nin uygun olmadığı hastalar: 1. Multisentrik yani memede birden fazla kadranda (dörtte birden oluşan bölgelerde) tümör varsa, 2. Yaygın kötü huylu görünümlü kireçlenmeler (malign diffüz mikrokalsifikasyonlar) saptanmışsa, 3. İnflamatuar tip meme kanseri varsa, 4. İkinci kez girişime rağmen cerrahi sınırda tümör varsa, 5. Daha önce göğüs bölgesine başka nedenle radyoterapi almışsa memenin tamamının çıkarılması daha uygundur. Öte yandan MKC sonrası kozmetik sonuçlar da önemlidir. Küçük memede özellikle estetik sonuçlar tatminkar olmayabilir.

MEME KANSERİNDE CERRAHİ TEDAVİ İLKELERİ

Ana ilke tümörlü dokuların sağlam ve güvenli bir sınırla birlikte çıkarılmasıdır. Geride tümör bırakılmamalıdır. Bu amaçla: 1. Memenin bir kısmı ya da tamamı, 2. Koltukaltı lenf bezlerine yayılım varsa buradaki lenf bezlerinin tamamı çıkarılır. Memenin tamamının çıkarılmasına total mastektomi denir. Eğer tümörle birlikte çevresindeki sağlam bir miktar meem dokusu üzerindeki deriyle birlikte çıkarılıyorsa buna segmental mastektomi denir. Meme koruyucu cerrahinin en sık uygulanan yöntemidir. Koltukaltı (aksilla) lenf bezlerine yayılım olup olmadığını anlamak için ameliyata başlarken özel boyalar ve/veya maddeler meme başı çevresinde derisine verilir ve bu boyaların belirdiği koltukaltındaki memeye en yakın ilk lenf bezleri çıkarılarak o sırada hızla incelenir. Bu yönteme sentinel lenf biyopsisi denir. (Sentinel=nöbetçi). Koltuklatındaki tüm lenfatiklerin çıkarılmasına aksiller lenf nodu diseksiyonu denir. Günümüzde artık sentinel lenf nodu pozitifse ya da kolt

LENF BEZLERİ

Lenf sistemi vücudumuzun ikinci bir dolaşım sistemidir ve tüm damarları adeta bir gölge gibi takip eder. Ve sonunda köprücük kemiğinin üzerindeki son istasyondan sonra ana toplar damarlara boşalır. Lenf sisteminin başlıca görevi doku arasındaki fazla sıvı ve atıkları vücuda geri kazandırmak ve bakteri ya da tümör hücresi gibi yabancı ögeleri vücudun savunma sistemiyle tanıştırmak suretiyle yok edilmelerine yardımcı olmaktır. Memede gelişen bir tümör bazal membran denilen doğal bariyer kabul edilen sınırı aşıp doku arasına ulaştığında çok sayıda tümör hücresi lenf sistemine girer. Bunların başlangıçta önemli bir kısmı savunma hücreleri tarafından yok edilirken, bir kısmı lenf bezlerine ulaşır ve orada yerleşir. Buna lenf metastazı denilir. Lenf dokusu içinde çoğalan hücrelerin bir kısmı lenf sistemiyle bir kısmı da küçük toplar damarlar aracılığıyla kana karışır. Diğer organlara bu yolla yayılıp yerleşirler. Memenin başlıca lenf akımı koltukaltı (aksilla) lenfatiklerine doğrudur.

HERCEPTIN ( HERSEPTİN ) 'İN HİKAYESİ

Herceptin (herseptin)'in bulunması kanser ilaçlarının geliştirilmesinde en önemli adımlardan biri olmuştur. Herşey 1987 yılında HER2 adı verilen hücre zarı üzerindeki bir proteinin keşfiyle başlıyor. Bu proteinler (reseptörler) kendilerine özgü bir başka proteinle (ligand) bağlandıklarında hücrenin çoğalmasını uyaran sinyalleri başlatırlar. Eğer genetik bir değişiklik olur da bu protein fazla sinyal göndermeye başlarsa hücre sınırsız ve kontrolsüz çoğalmaya başlar. Böyle proteinlere oncogene (onkojen) denir. Meme kanserlerinin %25'inde bu proteinin fazladan bir kopyasının daha olduğu saptanmıştır. Bu duruma gen amplifikasyonu (artması) denir. HER2 onkojeninin amplifiye olduğu tümörler daha hızlı seyreder. Araştırmacılar bu proteini bloklayarak fazla sinyal iletilmesini engellemek düşüncesiyle bu proteine özgü bir antikor geliştirmişlerdir. Bu antikor trastuzumab'tır, yani herceptin. 1991 yılında ilk kez insanlarda kullanılmaya başlandı. İlk evre (faz I) çalışmada ilacın

MEMEDE NON PALPABL (NONPALPABL VEYA NON-PALPABLE) KİTLE NE DEMEKTİR?

Palpabl elle hissedilebilen, fark edilebilen demektir. "Non" olumsuzluk ekidir. Non palpabl ya da nonpalpabl olarak bahsedilen lezyon (kitle, tümör, bölge) ele gelmeyip, yalnızca mamografi ya da ultrason veya diğer görüntüleme yöntemleriyle ile saptanan lezyon demektir.

MEMEDE PALPABL (PALPABLE) KİTLE NE DEMEK?

Palpabl, ele gelen demektir. Elle muayenede eğer bir lezyon (kitle, tümör vb) hissediliyor, farkediliyorsa o lezyon "palpabl"dır denir.

MEME BİYOPİSİ NEDİR? NİÇİN YAPILIR?

Meme biyopsisi şu durumlarda yapılır: Memede şüpheli bir kitle ya da bölge saptanmışsa, Mamografide veya ultrasonografide şüpheli bir görünüm varsa, Meme başından akıntı , meme başında döküntü, çekilme ya da çatlama mevcutsa. Meme biyopsisinin riskleri: Memede şişlik Biyopsi yerinde kanama veya enfeksiyon Meme şeklinde biyopsi yöntemine göre değişen ölçülerde değişiklikler Biyopsi hiçbir şekilde kanser hücrelerinin yayılmasına ya da biyopsi bölgesinde dağılmasına yol açmaz. Meme Biyopsi Yöntemleri: İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi Kor İğne Biyopsisi Stereotaksik Vakum Biyopsi Ultrason Eşliğinde Biyopsi MR Eşliğinde Biyopsi Cerrahi Biyopsi Biyopsi Sonrası: Her ne tip olursa olsun, biyopsi sonrası biyopsi giriş yerlerine biraz baskılı olacak şekilde bandaj yapılır. Sütyenin hemen erken dönemde takılması ve her zamankine göre biraz sıkıca bağlanması önemlidir. Bu iki önlem olası meme içi küçük kanamaları baskılayarak devam etmesini ve genişlemesini önler. Çü

HAMARTOM VE ADENOM

İyi huylu tümörlerdir. Değişik oranlarda epitel ve destek dokusu içerirler. Hamartom tanım itibariyle normalde bulunan bir doku grubunun kanser özellikleri göstermeksizin diğer dokular aleyhine olacak şekilde artmasıdır. Memede hamartom, süt üreten yapılardan ve bu yapı dışındaki kanalların olması gereken yerin dışında belirginleşmesinden oluşur, bir nodül (kitle) olarak fark edilir. Fibroadenoma benzer ve ne muayenede ne de görüntüleme yöntemlerinde ayırt edilemez. Adenom ya da tübüler adenom denilen tümörler ise yine iyi huylu hücrelerden oluşan sıkıca birbirine tutunmuş küçük kanalcıklardan ibarettir. Hamilelikte ve emzirme dönemlerinde boyutları büyür. Her koşulda tanı biopsi ile konur.

MAMOGRAFİ : RİSKİ NEDİR? RİSKLİ MİDİR?

Mamografinin Riskleri ve Sınırlamaları Nelerdir? Mamografide düşük doz radyasyon vardır. Doz çok düşüktür. Ama sonuçta radyasyondur. Ancak mamografi ile alınan radyasyon, mamografinin sağladığı erken tanı ve tanı değeri ile karşılaştırıldığında göz ardı edilebilecek kadar düşüktür. Mamografi her zaman kesin sonuç vermez. Mamografi ile konan tanının güvenirliliği ya da kesinliği hem kullanılan tekniğe hem de radyoloğun tecrübesine bağlıdır. Hastayla ilgili olan faktörler ise hastanın yaşı ve memenin yoğunluğudur. Hastanın yaşı ne kadar küçük ve memenin yoğunluğu ne kadar yüksekse yalancı pozitiflik ya da yalancı negatiflik o kadar yüksek olur. Bu nedenle eğer memenizde bir kitle ya da değişiklik fark ettiyseniz, mamografi sonucunuz normal dahi olsa mutlaka doktorunuza söylemeli ve gerekirse bir uzmana muayene olmalısınız.  Eğer rutin tarama mamografisinde normal sonuca rağmen doktorunuz bir alandan şüphelendiyse o zaman o alana daha yakından bakılması için tanısal mamografi ve b

MEME SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE BİR DENEME

Dilimizde "meme" sözcüğü sadece "meme" midir? Bilinçaltının çıkardığımız seslerle bize seslendiğine inanan biri olarak, dilimizin bize aslında olduğundan çok daha fazlasını söylediğini düşünüyorum. Bize bunu en iyi gösteren örneklerden biri de "meme" sözcüğüdür. "M" sesini çıkarmak için dudaklar sıkıca kapanmak ve sonra açılmak sorundadır. Bu aynı zamanda emme hareketi sırasında da gerekli bir dudak hareketidir. Şimdi dilde gizli kodları arayalım: Hayatımızın ilk saniyelerinden başlayarak beslenmek için arayışa geçeriz. Bu doğanın her canlıya verdiği içgüdüsel bir harekettir. "Hayatta kal" sinyali. Bunun için her bebek dudak çevresine herhangi bir temas olduğu anda emme hareketi yapmaya başlar. Anne nin meme sinin ucunu yakaladığı andan itibaren süt ağzına dolar ve karnını doyurmanın keyfini yaşar. Bir daha unutmamacasına.( "Çok lezzetli olmuş" anlamında çıkardığımız ses " mımm " sesidir!) Altı çizili sözc

NORMAL MEME

"Normal Meme" diye bir kavram var mıdır? Biyolojik açıdan yanıtlamak gerekirse, normal meme süt salgısı yapabilen memedir. Bunun dışında ne boyut, ne şekil ne de kıvam açısından normal meme için bir tanım yapmak mümkün değildir. Estetik açıdan "normal meme" diye tanımlanabilecek özellikler, içinde yaşanılan toplumun kültürel ve sosyal kodlarına göre değişiklikler gösterir. Bu kodlar bireysel algının oluşma süreçleri üzerinde etkili olur. Kişiye empoze edilen "normaller" her çağda, her kültürde, her toplumda oldukça değişken olagelmiştir. Ancak bir gerçek vardır ki, o da memenin ilk zamanlardan günümüze her dönemde, her toplulukta  ve her kültürde biyolojik olarak tanımlandığından çok öte, derin anlamlar taşıdığıdır. Biyolojik açıdan meme,  deri altı yerleşimli özelleşmiş bir salgı bezidir. Salgısı süttür. Emzirmenin amacı yavrunun kendi olanaklarıyla besleninceye kadar dış dünyada hayatta kalmasını sağlayacak besinleri almasıdır. Şekli genellikle dam

MEME KANSERİ BELİRTİLERİ

Memenizde aşağıdaki belirtilerden biri veya bir kaçı varsa hiç zaman geçirmeden bir uzmana başvurmanız önerilir.  Çevre dokudan farklı bir kitle ya da kalınlaşma Meme başından kendi kendine gelişen kanlı akıntı Memenin şeklinde ve boyutunda değişiklikler Meme derisinde çukurlaşma ya da çekinti gibi değişiklikler Meme başının içeri çekilmesi Meme başında kaşıntı, döküntü ve kızarıklık gibi allerji benzeri durumların görülmesi Meme derisinde kızarıklık ve portakal kabuğundaki gibi küçük çukurcuklar oluşması Önemli bir hatırlatma: Memedeki bir çok değişiklik çoğu kez kansere bağlı olmasa da yukarıdaki belirtilerden herhangi biri varsa ve özellikle ele bir kitle geliyorsa doktora başvurmak gerekir. Mamografi ve ultrason sonucunuz normal dahi olsa bir uzmanın muayene etmesi önemlidir.

TNM NEDİR? MEME KANSERİNDE TNM EVRELENDİRME

TNM nedir? TNM evrelendirme amacıyla kullanılan bir sistemdir. T tümörü, N lenf bezlerini (nod) M ise metastazı belirtir. T kategorisi: TX: Tümör değerlendirilemez (örneğin: bir başka merkezde tümörün tamamen çıkarıldığı ve patolojik değerlendirmenin eksik bilgi içerdiği durumlar). T0: Tümöre dair kanıt yok. Tis: In situ (yerinde yayılmamış) tümör        TisDCIS: Duktal karsinoma in situ        TisLCIS:Lobüler karsinoma in situ        TisPAGET: Paget (Paje) hastalığı T1: 2 cm'den küçük tümör T2: 2-5 cm çapında tümör T3: 5 cm'den büyük tümör T4: Göğüs duvarına ve/veya deriye yayılmış tümör veya inflamatuar meme kanseri N kategorisi: NX: Lenf nodu değerlendirilemez. N0: Lenf bezine yayılım yok. N1: Aynı taraf koltuk altında lenf bezlerine yayılım var.     N1mi: Lenf bezinde 0,2 mm den büyük, 2,0 mm den küçük mikrometastaz olması. N2: Aynı taraf koltuk altında lenf bezlerine yayılım var ancak lenf bezleri birbirine yapışmış veya yayılım yok

MEMEDE KİTLE NEDENLERİ

Meme kanseri (40 yaş üstü daha sık görülür) Meme kistleri (30-50 yaş arası sık görülür) Fibroadenom (20'li yaşlarda en sık neden) Fibrokistik meme (30'lu yaşlardan itibaren) Hamartom Meme travması Papillom (intraduktal papillom) Lipom Mastit (meme iltihabı) Süt kisti (galaktosel)

GEN NEDİR? TEMEL GENETİK BİLGİLER

DNA'nın Yapısı İnce uzun ip gibi iki şeker molekülü düşünün. Üzerlerinde 4 farklı özel asit molekülü olsun (A, T, G, C). Bu 4 molekül birbirlerine bir kurala göre bağlanır: A, T ile, G ise C ile bağlanır. (A=T, G=C). Bu bağlantılar bu iki ipimsi şeker molekülünü bir arada tutar. Gen Nedir? Bu belirtilen 4 moleküle nükleotid denir. Bu nükleotidler arka arkaya dizilmiş giderler. Her bir 3'lü dizi bir aminoasiti kodlar. Bu üçlü şifreye kodon denir. Aminoasit, proteinin en küçük birimidir. Yani aminoasitler bir araya gelerek bir protein oluştururlar. Her bir proteini kodlayan kodonlar dizisine ise gen denir. Mutasyon nedir? Eğer herhangi bir kodonda sıra değişikliği ya da silinme, veya gende yeni bir kodon eklenmesi olmuşsa ortaya yeni, normalden farklı bir protein çıkar. Bu protein normalden daha etkin ya da tam tersi etkisiz olabilir. Hücre çoğalması bazen hızlanır ya da bazen hücre ölümü yavaşlar. Sonuçta kanser hücresi ortaya çıkar. Tüm bu değişimlere yol açan

FİBROKİSTİK (KİSTİK) HASTALIK GERÇEKTEN BİR HASTALIK MIDIR?

Otuzlu yaşlarda memede en sık görülen durum fibrokistik değişikliklerdir. Fibrokistik memeler yamru yumru, engebeli veya bazen hassas şişliklerden oluşur. Muayenede bu tür memeler nodüler ya da glandüler olarak tanımlanır. Fibrokistik hastalık hiç de nadir görülen bir durum değildir. Öyle ki kadınların neredeyse yarısı hayatlarının herhangi bir döneminde memelerinde fibrokistik değişiklikleri fark ederler. Bu nedenle fibrokistik hastalık yerine fibrokistik değişiklikler ya da fibrokistik meme denilmesi daha uygun gibi görünmektedir. Fibrokistik memelerde ağrı, hassasiyet ve kitleler sıklıkla rastlanan belirtilerdir. Durum daha çok memelerin üst-dış bölgelerini etkiler. Belirtiler regl döneminin hemen öncesinde tipik olarak artar. Çoğu kadın bu duruma ağrı kesici alarak, destekleyici sütyen kullanarak ve zamanla kabullenerek uyum sağlar. Belirtiler: Memede kitleler ya da kabalaşmış bölgeler Meme ağrısı ve hassasiyet Memede yumuşak kıvamda dalgalanma hissi veren kitle Meme baş

MEME KANSERİ TİPLERİ

Mamografi veya ultrason eşliğinde ya da cerrahi olarak yapılan biopsi sonucu memedeki lezyondan alınan örneklerin patolojik incelemesi sonucu tanı konur. Buna göre doku ya iyi huylu, ya kötü huylu ya da arada (borderline) bir tümördür. Meme kanseri tanısı belli bazı özelliklerin mikroskopta görülmesiyle patoloji uzmanı doktorlar tarafından konur. Bu özelliklere göre bazen tümör kötü huylu (kanser) olarak tanımlansa dahi doku içerisindeki yerleşimine ve yayılmasına göre sınıflandırılır ve bu durum tedaviyi belirler. Non-invaziv (noninvaziv) kanser ne demektir? Evet hücreler kanser özellikleri gösterirler ancak orijinal yerlerinde kalmış, çevreye yayılmamışlardır. Bu kanserlere in situ (yani yerinde , Latince'den) kanser denir. Süt kanallarından köken alırsa duktal, süt bezlerinden köken alırsa lobüler kanser denir: DCIS=Duktal Carcinoma In Situ, LCIS=Lobular Carcinoma In Situ İnvaziv kanser ne demektir? Kanser hücreleri normalde kendilerini çevreleyen bazal membran denil

ATİPİK HİPERPLAZİ NE DEMEKTİR?

Memedeki hücreleri etkileyen kanser öncüsü bir değişimdir, atipik hiperplazi. Atipik: tipik olmayan, normal olmayan. Hiperplazi: Hücrelerin sayıca artışı. Kanallarda görülürse atipik duktal hiperplazi, lobüllerde görülürse atipik lobüler hiperplazi denir. Atipik hiperplazi kanser demek değildir . Sadece anormal hücreler ya süt kanalları ya da süt salgılayan lobül içerisinde sayıca artmış demektir. Ve bu durumun varlığı hayat boyu meme kanseri gelişim riskini arttırır. Bu nedenle bu tanıyı almış hastaların yakın takibi gerekir. Eğer hücrelerdeki atipi ve hücre bölünmesi artarsa o zaman " carcinoma in situ " (kanal ya da lobül yapısına sınırlı kanser- noninvaziv kanser ) denir. Kanser ( invaziv kanser ) gelişim riski daha da artar.  

MEME KANSERİNDE ALTERNATİF TIP

Böyle bir saçmalık yok. Eğer böyle yöntemler geçerli olsaydı, biz lisanslı doktorlar da aptal değiliz, hemen onun eğitimini alır, onları uygulardık. Bu tür tedaviler yalnızca hastanın tedavisini geciktirir, hastalığın daha erken nüksetmesine ve yayılmasına zaman tanır, neden olur. Bir de tabi, bu tür tedavileri uyguladığını iddia eden şarlatanlara gelir oluşturur. Lütfen şunu unutmayın: tüm insanlık büyük bir komplonun kurbanı olarak modern tıbbın esiri olmuş değil. Hepimiz kendimizce bu dünyadaki tek ömrümüzü en iyi şekilde yaşamaya çalışıyoruz. Ve biz lisanslı doktorlar elimizden geldiğince her hastamıza doğru bildiğimiz en iyi tedaviyi uygulamaya çalışıyoruz. Hata yapıyoruz belki ama asla bilerek ve isteyerek kimseye hayali, yalan-yanlış tedaviler satmıyoruz. Vicdan sadece hasta olunca ya da ölüm yaklaştıkça değil sağlıklıyken de var olan bir duygudur. Ve vicdan azabı bir insanın yaşayabileceği en büyük sıkıntılardan, acılardan biridir. Ama bazı insanlarda bu duygu köre

KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİ

Kendi kendine meme muayenesi için en iyi zaman adetin başlangıcından itibaren 7. gündür. Eğer adet görmüyorsanız her ayın aynı günlerinde muayene yapmalısınız. Kendi kendine meme muayenesi 4 adımda yapılır: 1. Aynanın önünde durarak kollarınız her iki tarafta sarkarken memelerinizde herhangi bir değişiklik olup olmadığını kontrol ederek muayeneye başlamalısınız. 2. Sonra kollarınızı belinize bastırarak meme derinizde herhangi bir çekinti, kitle, şişlik ya da çukurlaşma oluşup oluşmadığına bakın. Daha sonra her iki kolunuzu başınızın her iki tarafına yukarı doğru kaldırın ve memelerinizi gözlemleyin. 3. Şimdi hangi taraf memeyi muayene edecekseniz o tarafta sırtınızın altına küçük bir yastık yerleştirerek sırt üstü uzanın ve o taraf kolunuzu başınızın altına koyun. Diğer e linizin orta üç parmağının uçlarını kullanarak muayene yapmalısınız.     Önce hafif ve orta derecelerde, sonra da derine doğru bastırarak, yukarıdan aşağıya ve içten dışa doğru, dairese

MEMEDE YENİ ELE GELEN HER KİTLE ÖNEMLİDİR

Memede kitle: Erken tanı önemlidir! Memede yeni ele gelen bir kitle mutlaka bir uzman hekim tarafından muayene edilmelidir. Kendi kendinize olayı geçiştirmeye ya da yok saymaya çalışmayın ya da kanser olduğunuz düşüncesiyle yıkılmayın. Tüm yaşlar göz önüne alındığında memedeki kitlelerin %85'i iyi huyludur.  Her kadın memesinde bir kitle ya da bir değişiklik farkettiğinde kanser olduğunu düşünerek endişelenir. Oysa istatistiklere göre 20-50 yaş arası kadınlarda yeni farkedilen kitlelerin %90'ı iyi huyludur. Ancak böyle bir kitle ya da bir değişiklik farkedildiğinde ihmalkarlık etmemeli, mutlaka bir hekime başvurmalıdır. Normalde meme dokusu nasıldır? Her kadının meme doku yoğunluğu kendine özgüdür. 20 yaşından itibaren kendi kendinize meme muayenesi yapmakla memenizi tanır hale gelirsiniz. Elbette bu muayeneyi regl (mens) olduğunuz günlerde yapmanız gerekmektedir.  Adet dönemlerinde, hormonal değişikliklere bağlı olarak hassasiyet veya yumrulaşmalar olabilir. H

Meme Ağrısı (Mastalji) Neden Olur? Nasıl Tedavi Edilir?

Mastalji 3 kadından 2’sinde görülür. Nadiren kanser belirtisidir. En sık nedenleri fibrokistik hastalık (değişiklikler) ve hamilelik, adet dönemi ve menapoza bağlı olarak gelişen hormonal değişikliklerdir. Aşırı ya da alışkın olunmayan fizik aktivite, travma ve bazı ilaçlar da (hormonlar, antidepresanlar, anksiyolitikler, antihipertansifler ve antibiyotikler) mastalji yapar. Mastalji 3 grupta sınıflandırılır: siklik (adetlerle oluşan), nonsiklik (adetlerle ilişkisiz) ve meme dışı nedenlere bağlı olan. Siklik mastalji en sık görülendir ve menstrüel siklusla (adet dönemi) ve memelerde gelişen ödemle ilişkilidir. Genellikle iki taraflıdır ve sıklıkla memenin üst dış bölümlerinde oluşur ve bazen koltukaltına yayılır. Nonsiklik mastalji sürekli veya aralıklı olabilir. Sıklıkla tek taraflıdır ve memenin bir bölgesinde sınırlıdır. Bazen laterale doğru yayılabilir. Keskin, yanıcı, zonklayıcı veya acıtıcı tarzda olabilir. Meme dışı mastalji memeden kaynaklanıyor sanılsa da kökeni sıkl