Kayıtlar

Şubat, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KOŞU VE YÜRÜYÜŞ: MEME KANSERİ RİSKİ VE SAĞKALIM

Evet düzenli egzersiz hem meme kanseri riskini azaltıyor hem de meme kanseri tedavisi olanların yaşam sürelerini uzatıyor. Yeni bir çalışmanın sonuçlarına göre ise her ne kadar kesin bir ispat olmasa da meme kanserine yakalanıp ta tedavi görmüş kadınlar düzenli olarak koşu yaptıklarında, düzenli, yürüyüş yapanlara göre daha uzun süre yaşıyorlar. Çalışma ABD'nin Kaliforniya eyaletinde "Lawrence Berkeley National Laboratory"de yürütülmüş. Sonuçları International Journal of Cancer dergisinde yayınlandı. Günde 5 km'den daha fazla koşan kadınların, aynı miktarda yürüyüş yapanlara oranla %40'tan daha fazla bir oranda ölüm riskinin azaldığı öne sürülmekte. Gerçi aynı çalışma her bir mil (yaklaşık 1.5 km) yürüyüşün kanserden ölüm riskini %5 azalttığını da gösterdiğinden yürüyüş yapmanın da oldukça etkin bir önlem olduğunu belirtmeliyim. Üstelik araştırmacılar her bir 1.5 km tempolu yürüyüş ya da 1 km  koşmak arasında ölüm riskini azaltmak açısından bir fark olmadığını h

YOGA VE MEME KANSERİ TEDAVİSİ SONRASI YAŞAM

Meme kanseri tedavisi sonrası sağlıklı bir yaşam mümkün. Ancak tedavi sürecini tamamladıktan sonra en çok halsizlik, düzelememe ve depresyon gibi şikayetler devam edebiliyor. Ayrıca aynı yaşta ve meme kanseri olmayan bireylerle karşılaştırıldığında meme kanseri olanlarda kalp ve solunum fonksiyonları %30 daha düşük saptanmış. Fizik aktivite yapmak istemelerine karşın ağrı ve halsizlik nedeniyle bir çok kişide düzenli egzersiz yapmak mümkün olmuyor. İşte böyle bir durumda yoğun olmayan ve rahatlatıcı, bir taraftan da fizik kapasiteyi giderek geliştiren bir egzersiz olarak yoga üzerine yapılan bir araştırma, yoganın haftada iki kez, doksan dakika yapıldığında 3 gibi bir sürede yapmayanlara göre belirgin olarak hem şikayetlerinde düzelmeye hem de inflamasyon ilişkili (TNF ve İL-6) kan değerlerinde belirgin azalmaya yol açtığı saptandı. Aşağıdaki linkten makaleye ulaşabilirsiniz: http://www.jwatch.org/na33694/2014/02/13/yoga-and-breast-cancer-survivor-quality-life?query=etoc_jwwomen

DÜZENLİ SPOR ALIŞKANLIĞI, OBEZİTE VE MEME KANSERİ

Sporu şampiyonluk, kupa, madalya ve cumhuriyet altınına endekslemiş bir ülkede düzenli spor alışkanlığı üzerine yazı yazmak cılız bir çıkış gibi görünse de en azından bir okuyucuya ulaşmak da büyük başarı olarak kabul edilebilir. Evet, bu ülkede spor zaten hemen nerdeyse sadece futboldan ibaret. Geri kalan tüm branşlar küçük bir azınlık tarafından izleniyor. Bakın izleniyor diyorum çünkü ülkemizde insanlar ne yazık ki spora büyük oranda izleyiciler. Bu durumun baş sorumlusu elbette eğitim sistemimiz. Bizde spor haftada yalnızca bir ders saati ayrılan beden eğitiminden ibaret. Okullarda (hem devlet hem de özel, tümünde) yeterli spor alanı yok. Çünkü eğitim denince herkesin aklına matematik, fen ve yabancı dil geliyor. Bir de sınavlar! Devletin sporu teşvikten anladığı ise ya yurt dışından sporcu getirip milli forma giydirip madalya kazandıkça altın, daire vermek ya da futbol kulüplerine dev stadlar inşa etmek ve sonra da onları politikalarına alet etmek... Oysa devletin bütçe