Bir Bakışta Meme Kanseri
Meme
Kanseri
Meme kanseri meme dokusunu
oluşturan hücrelerden gelişen bir kanserdir. Çok çeşitli kanser tipleri
tanımlanmıştır. En sık süt kanallarını döşeyen hücrelerden köken alan kanser
görülür. Kadınlarda en sık görülen kanserlerin başında gelir. Erkeklerde de
görülebilmesine karşın kadınlarda 100 kat daha sıktır.
Meme Kanserinin Nedenleri ve Risk Faktörleri
Kanser genetik bir hasar
sonrası ortaya çıkan atipik hücrelerin kontrolsüz ve aşırı çoğalmasıdır. Meme
kanserinin ortaya çıkmasında hormonların ve büyüme faktörlerinin aşırı uyarı
yapması sonucu genetik hasarın belirgin hale gelmesi önemli rol oynar. Hormonlara (özellikle de kadınlık hormonu olan
östrojene) uzun süre ve aşırı maruz kalmak en önemli risk faktörüdür. Nitekim
meme kanseri sıklığı yaş ilerledikçe artar. İlk adeti 12 yaşından önce görmek
veya 50 yaşından sonra menapoza girmek, uzun süre doğum kontrol hapı veya
hormon (östrojen) kullanmak, hiç doğum yapmamış olmak veya 30 yaş sonrası doğum
yapmış olmak ve daha önceden diğer memede kanser tanısı almış olmak en önemli
risk faktörleridir. Göğüs bölgesine radyoterapi (ışın) tedavisi almış olmak
veya tiroid kanseri için radyoaktif iyot tedavisi görmüş olmak ta meme kanseri
riskini artırmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı, yağlı ve hayvansal gıdalarla
beslenmek ve aşırı kilolu olmak ta riski arttırır. Meme kanserlerinin çok az
bir kısmında ailesel geçiş gösteren genetik bozukluklar rol oynar. Başlıca
genler BRCA1 ve BRCA2 genleridir. Bu gen hasarlı olan bireylerin %40-80’inde
daha erken yaşlarda meme kanseri gelişmektedir. Ayrıca yumurtalık ve pankreas
kanserlerinin görülme sıklığı artar.
Meme Kanserinin Belirtileri
Meme kanserinde şu belirtiler ve
şikayetler olabilir:
·
Çevre dokudan farklı bir kitle ya da kalınlaşma
·
Meme başından kendi kendine gelişen kanlı akıntı
·
Memenin şeklinde ve boyutunda değişiklikler
·
Meme derisinde çukurlaşma ya da çekinti gibi değişiklikler
·
Meme başının içeri çekilmesi
·
Meme başında kaşıntı, döküntü ve kızarıklık gibi allerji benzeri durumların
görülmesi
·
Meme derisinde kızarıklık ve portakal kabuğundaki gibi küçük çukurcuklar
oluşması
Doktora ne zaman başvurmalıdır?
Memedeki bir çok değişiklik çoğu kez kansere bağlı olmasa da yukarıdaki
belirtilerden herhangi biri varsa ve özellikle ele bir kitle geliyorsa doktora başvurmak
gerekir. Mamografi ve ultrason sonucunuz normal dahi olsa bir uzmanın muayene
etmesi önemlidir.
Meme
Kanseri Tanısı
Meme kanseri tanısında en önemli yöntem
mamografidir. Mamografi iki amaçla yapılır. Tarama mamografisi riskli gruplarda
herhangi bir şikayet yokken yıllık olarak çekilir. Tanısal mamografi ise
herhangi bir belirti veya bulgu var ise yapılan daha detaylı bir incelemedir.
Mamografi meme radyolojisi konusunda tecrübeli bir radyoloji uzmanı tarafından
incelenmeli ve yorumlanmalıdır. Bunun yanı sıra meme ultrasonografisi ve meme
MR incelemesi de tanıda yardımcı yöntemlerdir. Kesin tanı için ise kitleden
görüntüleme yöntemleri eşliğinde veya yardımıyla örnek alınarak patolojik
inceleme gerekir.
Meme
Kanserinde Tedavi
Cerrahi Tedavi:
Ana ilke tümörlü dokuların sağlam ve güvenli bir sınırla
birlikte çıkarılmasıdır. Geride tümör bırakılmamalıdır. Bu amaçla memenin bir kısmı ya da tamamı ve koltukaltı
lenf bezlerine yayılım varsa buradaki lenf bezlerinin tamamı çıkarılır. Memenin
tamamının çıkarılmasına total mastektomi denir. Eğer tümörle birlikte
çevresindeki sağlam bir miktar meem dokusu üzerindeki deriyle birlikte
çıkarılıyorsa buna segmental mastektomi denir. Meme koruyucu cerrahinin
en sık uygulanan yöntemidir. Meme koruyucu cerrahi sonrası mutlaka radyoterapi
gerekir. Koltukaltı (aksilla) lenf bezlerine
yayılım olup olmadığını anlamak için ameliyat öncesi özel boyalar ve/veya
maddeler meme başı çevresinde derisine verilir ve bu boyaların belirdiği
koltukaltındaki memeye en yakın ilk lenf bezleri çıkarılarak o sırada hızla
incelenir. Bu yönteme sentinel lenf biyopsisi denir. (Sentinel=nöbetçi).
Koltuklatındaki tüm lenfatiklerin çıkarılmasına aksiller lenf nodu
diseksiyonu denir. Günümüzde artık sentinel lenf nodu pozitifse ya da
koltukaltı bezleri muayenede saptanmış veya biyopsi ile tümör olduğu
gösterilmişse uygulanmaktadır.
Kemoterapi ve Radyoterapi:
Tümörün yayılması ve nüksetmesini önlemek amacıyla yapılır. Bazı durumlarda
tümörü küçültmek amacıyla ameliyat öncesi uygulanır. Hormonoterapi ise
kemoterapi ve radyoterapiye ek olarak ameliyattan sonra 5-10 yıl gibi sürelerde
aynı amaçlarla uygulanır. Günümüzde modern tedavi seçenekleri sayesinde her
hastaya tümöre özgü bireyselleştirilmiş tedaviler sunulabilmektedir. Bu durum
meme kanserinden kurtulma şansını ve hayatta kalma sürelerini diğer kanser
türleriyle kıyaslanmayacak ölçüde arttırmıştır.
Tarama Programları:
Ülkemizde
yapılan çalışmaların sonuçları meme kanserinin Batılı ülkelere göre 10 yaş daha
erken görüldüğünü ortaya koymuştur. Batılı ülkelerde ortalama yaş 61 iken
ülkemizde bu 51’dir. Bu nedenle meme kanseri taramalarına 40 yaşından itibaren
başlanması kararı alınmıştır. Riskli bireyler (örneğin ailede meme kanseri
öyküsü olması ya da ışın tedavisi görmüş olanlar) bir uzmana danışmalı ve
tarama programına daha erken yaşlarda başlamalıdır. Tarama mamografisi 40
yaşından itibaren yıllık olarak yapılır. Çünkü meme kanserlerinin klinik olarak
belirgin hale gelmesi için geçen süre yaklaşık 18 aydır. Günümüzde dijital
mamografi sayesinde kanserler çok küçük boyutlardayken hatta süt kanalı
içerisindeyken bile saptanabilmektedir. Unutmayalım ki kanser boyutu ne kadar
küçükse yayılma riski de o kadar düşük dolayısıyla hayatta kalma şansı da o
kadar yüksektir.
Yorumlar
Yorum Gönder